Borç kazıkları

-
Aa
+
a
a
a

Mark Weisbrot 14 Ağustos 2003

 

Borçlanma hakkında eski bir deyiş vardır; eğer bankaya 50,000 $ borcunuz varsa ve bunu ödeyemiyorsanız, bir probleminiz var demektir; ama eğer bankaya borcunuz 50,000,000 $ ise, bu bankanın problemidir artık. Arjantin ve IMF bu ay yeni bir anlaşma için müzakereleri sonuçlandırmaya çalışırken, bu deyiş, karşı karşıya oldukları duruma pekâlâ uyuyor.

 

Her iki taraf da yoğun baskı altında olacak ve çıkacak sonucun gelecekte Latin Amerika’daki ve genel olarak gelişmekte olan ülkelerdeki ekonomik politikalar üzerinde  çok ciddi etkileri söz konusu olabilir. Arjantin’in  IMF’ye 14.3 milyar $, Dünya Bankası’na 8.5 milyar $ ve Inter-America Development Bank’a 8 milyar $ borcu var –yaklaşık olarak bu kurumların portföylerinin sırasıyla yüzde 14, 8 ve 20’si. Eğer Arjantin borçlarını ödeyemezse,bu kurumların AAA olan kredi oranlarını tehlikeye atacaktır. Başka bir deyişle, bankaların bir problemi var.

 

Daha düşük kredi oranı riskinin yanı sıra, ki bu muhtemelen IMF için uzak, borçların ödenmemesi durumunda, borç verenler siyasi güçlerini büyük oranda kaybedebilirler. Üç büyükler, IMF lider olmak üzere genelde bir blok halinde müzakere ediyorlar. Bu onlara, çok güçlü olan ve borç alan hükümetlere bir dizi ekonomik şartı empoze etme fırsatını veren bir kredi verenler karteli oluşturma imkanı tanıyor – çoğunlukla zararlı ve bazen de feci, yakın geçmişte Arjantin vak’asında gördüğümüz gibi.

 

Bu resmi ya da “tercih edilen kredi verenler”, özel kredi verenlerin sahip olmadığı bir koza sahip; eğer bir ülke IMF’ye ya da Dünya Bankası’na olan borcunu ödeyemezse, o ülkenin her türlü kredi imkânı kesilebilir, günlük uluslararası ticaret için gerekli olan ihracat kredileri bile. Bu yüzden, çok az sayıda ülke bu kurumlara olan borçlarını ödemedi, ödemeyenler de Irak, Kongo ve Afganistan gibi “başarısız” ya da “dışlanmış” olan ülkelerdi. Arjantin de bu yüzden tarihteki en büyük borç ödemesini yönetirken bile IMF’ye ve Dünya Bankası’na ödemelerini yapmak konusunda çok dikkatli davranıyor.

 

Eğer Arjantin başbakanı Kirchner bu sefer IMF’nin blöfünü görürse, IMF’nin şu ana kadar Arjantin’e verdiğinden daha fazla ceza (politik olarak) kesip kesemeyeceği kesin değil. Şu anda ekonomisi IMF-destekli bir tasarruf planının ağırlığı altında ezilen Brezilya’dan farklı olarak, Arjantinliler ezici ekonomik çöküşün derinliklerinden zaten çok çekmiş bulunuyorlar. Bunalım, nüfusun yarısından fazlasını resmi yoksulluk sınırının altına, işgücünün ise beşte birini de işsizliğe itti.

 

Arjantinlilerin (ve dünyanın) çoğunluğu, IMF’nin bu felaketin doğuşunda büyük rol oynadığını, yüksek faiz oranlarını ve hükümet bütçe kesintilerini savunarak (ki bu ekonomi durgunluğa girdiğinden beri hükümetimizin (ABD hükümeti) yaptığının tam tersi) durumu daha da kötüleştirdiğini çok iyi biliyor. Dolayısıyla Kirchner, daha fazla sıkıntıyı empoze edecek ya da ekonomide oluşmaya başlayan düzelmeyi durdurmakla tehdit edecek bir anlaşmayı reddetmesi durumunda, halktan yoğun destek görecektir.

 

Kirchner, “Arjantin, IMF anlaşması olmadan yaşayabileceğini zaten kanıtladı” dedi ve haklı da. IMF, Ağustos 2001’den Ocak 2003’e kadar ülkeye sıkıntı vermekten başka birşey yapmadı, sonra da Arjantin’le sadece resmi kredi verenlere ödemelerini sürdürmesine olanak tanıyan bir anlaşma imzaladı-başka bir deyişle, yeni kaynak sağlamadı. Ama ülkenin büyük ticaret fazlası var, dolayısıyla dışarıdan finansal kaynağa ihtiyacı yok. 2003’ün ilk çeyreği ile biten bir yıllık sürede ekonomi %5.4 büyüdü.

 

Mevcut anlaşma ay sonunda bitiyor ve Arjantin’in resmi kredi verenlere yıl sonuna kadar ödemesi gereken borç 6 milyar $’dan fazla. IMF, bu borçların ödenmemesi tehlikesini kullanarak, özel kredi verenlere borçlu olunan 76 milyar $ üzerinde, altından kalkılamayacak bir anlaşmayı zorlayabilir.

 

Bu çok tehlikeli olur. Eğer Arjantin ödenemeyen borçlarının gereğinden fazlasını ödemeyi kabul ederse, belirsiz bir süre boyunca tasarruf ve durgunluğa mahkum edilebilir- bir krizden diğerine topallanırken, tahvil sahipleri, artan bütçe fazlasını çekmek için hükümeti vatandaşlarını sürekli olarak cezalandırıp cezalandırmayacağı konusunda yıpratacaktır.

 

Bu arada IMF, yabancıların sahip olduğu özelleştirilmiş kamu hizmeti şirketlerinde ve  IMF tarafından desteklenen döviz kuru rejimi çöktüğünde iflas eden sıradan vatandaşların satın aldığı evlerin cebri icrasında (ipotekli malların sahibi tarafından kaybedilmesi) cezalandırıcı fiyat artışlarında ısrar ediyor. Arjantin’in kendi hakkını savunacağını umalım- kesinlikle bunu yapmaya hakkı var. 

Çeviren: Ayşe Topçu

Debt Stakes